Karl Marx (1818-1883) “filozofların şimdiye kadar dünyayı sadece anlamaya çalıştıklarını oysa önemli olanın dünyayı anlamaktan ziyade onu değiştirmek olduğunu” öne sürmüştür.
Bununla birlikte filozofların hayata bakışı, yaşanmışlıkları felsefi düşüncelerini değiştirmiş, toplumun olgulara farklı bakmalarını sağlamıştır.
O yüzdendir ki, felsefede tek doğru hiçbir zaman olmamıştır.
Ki sosyal bilimin aslında genelinde tek doğru hiçbir zaman olamaz.
İnsan yetiştirmenin tek doğrusu olmadığı gibi…
Bizler, belirli kuramlar ve bilimsel çalışmalar olsa da çocuklarımızı toplumun temel normlarına göre yetiştirir, onlarda ki davranış değişimlerini bu yönde inceleriz.
İnsan ruhu oynaktır…
Ruhsal durumunuz sizin toplumdaki davranışınızı da net bir şekilde belirler.
O yüzden hiçbir ebeveyn ya da eğitimci “ben ideali yakaladım ve iyi, olması gereken insanlar yetiştirdim” diyemez.
Çünkü normallik kime göre, neye göredir?
Şuan da çocukların evlerde hâkimiyet kurması, yetişkinlerin vereceği kararlara hükmetmesi, sizce neden?
Bütün dünyada kabul görmüş “0-18 yaş arası birey çocuktur” denmesinin nedeni nedir?
Sorduğum soruya mutlaka hepiniz bir şekilde cevap verebilirsiniz. Çocuk, daha neden sonuç ilişkilerini kurma yetisine sahip olmayan ve (haz duygusu) hormonlarıyla karar veren bireylerdir.
Bizlerin vazifesi onlara rehberlik edebilmektir. Bunu da becerebiliyorsak ne ala…
Bana göre insan yetiştirmekte felsefe gibi oldukça karışık bir konu.
Zira nasıl ki her filozof kendi dünyasından felsefe yapıyorsa, ailelerde kendi penceresinden gördüğü dünya kadar evlat yetiştiriyor.
Biz; eğitimciler, öğretmenler ise bir ormana dalıp, bütün ağaçları aynı tornadan çıkarmaya çalışıyoruz.
Ayrıca, ailenin vermediklerini almak için mücadele ediyoruz.
Peki, bu mümkün mü?
Bu sorunun cevabını hepimiz biliyoruz.
Karl Marx’ın dediği gibi dünyayı anlamak yetmiyor, onu değiştirmek için uğraş gerekiyor.
Ancak her zaman olduğu gibi, biz yetişkinler bize yön verenleri yanlış anlayıp, bizim büyüttüklerimizin egemenliğine boyun eğiyor ve onları yaşam merkezimizin tam ortasına oturtuyoruz.
Bunu herkes bilir çocuğu 18 yaşına kadar ailesi yetiştirir 18’inden sonra çocuk aileyi yetiştirmeye başlar.
Kaçımız büyüttüğümüz çocuğumuzdan ayar görmedik?
Bence 13 yaşına gelmiş evladı olan herkes bir ayar görmüştür.
“Sen anlamazsın baba…Ne geri düşünüyorsun anne…” gibi… gibi…
Ne yapalım, çocukla kavga mı, edelim? Yoksa hakaret edip “sen sus, çok konuşma!”Diye azarlayalım mı?
Hepimize geçmiş olsuuuun…
Artık bu şekilde çeneleşmenizin kimseye hiçbir faydası olmayacaktır.
O yüzden bir insan yetiştiriyorsak önce şuna kara vermemiz lazım “bu çocuğu kendi penceremde gördüğüm dünyaya mı, yoksa toplum normlarına mı, göre yetiştirmeliyim?”
Bunca gördüğüm tek gerçek, biz vicdanlı, sorgulayan, saygılı, insani değerlere sahip çıkan bireyler yetiştirmeye çalışırken aslında tek yaptığımız onların ne kadar kötülükte ya da iyilikte ileri gidebileceklerini bilmemiz hepsi bu…
Dedim ya, insan ruhu oynaktır ve bizim çabalarımızın dışında bireyin gen geçişi, yetişmelerin de en önemli olumlu ya da olumsuz etkendir.
O halde, lütfen! Sözünüz geçerken, sizi takip etmeye gönüllü oldukları zamanlarında onlara sınırsız özgürlük hakkı tanımayın.
Zira tanıdığınız sınırsız özgürlüğün daha sonra başkalarının ve sizin özgürlüğünüzü kısıtladığını, onlara hiçbir zaman anlatamayacak ve size hükmetmelerine izin vermek olacaksınız.
Neden mi bu konuyu yazdım?
Maalesef, artık roller değişmeye anne-babanın yerini evlatların aldığını görmeye başladığım için.
Şimdilik her zaman olduğu gibi hoşça kalın, akıl ve beden sağlığınızı korumaya çalışın!