admin | 07 Ocak 2019 | Alt Manşet, Genel, Gündem, Manşet, Sağlık, Son Dakika, Sürmanşet, Tüm Manşetler, Yerel Haberler A- A+
Göz Hastalıkları Uzmanı Doç.Dr.Barış YENİAD konu ile ilgili bilgiler verdi.
Son yıllarda, körlük ve görme kaybı yaratan göz hastalıkları için optogenetik, bionik lensler ve kök hücre tedavileri ile büyük ilerlemeler kaydedildi ancak halen ciddi yaralanmalar ile görme yeteneğinin kaybedildiği durumlarda protez göz tek seçenektir. Kayıp gözdeki görmenin geri kazanılması bu noktada mümkün olmaz fakat protez göz kişiye en azından doğal bir görünüm ve güven duygusu sağlar. Birçok kişi bunun sadece kozmetik amaçlı yapıldığını düşünmesine rağmen bu süreç kişinin toplum içinde çok daha rahat yer alması, öz güveninin artması ve hayata bağlılığını arttırması nedeni ile kişinin restorasyonu olarak kabul edilmelidir.
Bu süreçte ilk adım protezin gözün yerleşeceği bir yuvanın oluşturulmasıdır. Bunun için “eviserasyon” dediğimiz bir operasyon ile gözün işe yaramayan içeriği boşaltılır ve bilye yerleştirilir. Buradaki amaç daha sonra yapılacak olan protez gözün anahtar-kilit gibi birbirini tamamlaması ve rahat hareket edebilmesini sağlamaktır. Günümüzde, tümörler haricinde göz tümüyle alınmamaktadır, göz kasları ve kendisi korunmakta sadece içeriği boşaltılmaktadır. Bu da ameliyatın çok daha rahat ve kısa (yaklaşık 30 dakika) olmasını sağlamaktadır. Ameliyat ile oluşturulan yuva yaklaşık 1 ay içinde iyileşmekte ve protez göz takılabilir hale gelmektedir.
Tüm hastalarıma kişiye özel olarak üretilen protez gözlerin takılması gerektiğini anlatıyorum. Maalesef hazır protezler çok yapay duruyor ve yapılan işi de sıradanlaştırıyor. Kişiye özel protezler diğer gözün tüm özellikleri göz önüne alınarak üretilir ve 3 boyutlu etkiyi vermek için farklı yapılar, boyalar ve kaplamalar içerir. Bunun yanı sıra özel üretilen protezlerde harketlilik çok daha fazla olmaktadır. Ancak unutulmaması gereken bir şey ise protez gözün sağlam göz kadar hareket etmesi mümkün olmayabileceğidir.
Bir kişi gözlerini kaybettiğinde bazen kendi varlığının bir parçasını yitirmiş gibi hissediyor. Hastalarımla olan bu süreçte onların tekrar bütün hissetmelerini ve kendilerine kazandırdığımız öz güven ile diğer insanlar gibi hayata karışmalarını sağlıyoruz. Yaklaşık yirmi yıldır bu işe uğraşan bir hekim olarak hiçbir hastamın “keşke bu işe hiçbir şekilde kakışmasaydık” dediğini duymadım ve hepsi eskiye oranla kendilerini çok iyi hissettiğini ifade etti. Unutulmaması gereken en önemli konulardan biri ise bu sürecin bir takım çalışması olduğu ve doğru zamanda doğru kişilerle yürütülmesi gerekliliğidir.