Hayatımda ilk kez eğitim için, toplantı için ya da akrabalık birliğini korumak için değil… Sadece kendim için bana göre uzun bir tatile çıktım… Balkan turu…Ve bu arada memleket ayaklandı iyi ki yoktum iyi ki bu sefer yurtdışına açmadım telefonu yoksa yine elim ayağım durmaz gözümü emniyette açardım. İyi de oldu uzaktan kendi memleketini takip etmek…Yine koca pazıl parçalarını yanlış birleştiren yöneticiler, yine de kendine pirim çıkaran muhalefetler, yine filler tepişirken ezilen çimenler…Hep aynı, hep böl parçala taktiği…Kimse protestoların amacını da niyetini de anlamak istemedi… Çünkü genlerimizle oynana oynana, düşüme, karşılaştırma yeteneğimizi çoktan kaybettik…Sizce bir bardak su almak için poposunu bile kaldırmayan, iyi eğitimler aldıklarını düşündükleri için hiçbir işi kendisine yakıştırmayan ve siyasetin “s” sini konuşmayı bırakın apolitik olduklarını her hallerinden belli eden, ancak evrensel düşünme becerisini çok güzel kazanmış gençler, bir adam uğruna mı, sokaklara döküldü ve hayatlarını riske attılar?Allah rızası için oturup bunun asıl nedenini düşünen bir tanecik yönetici olmadı mı?Onlara ne… Bir belediyeci tutuklanmış, onlara ne…Gezide derdin ağaç olmadığı gibi… Onu da yanlış okuyup kin nefret tohumlarını ekmedik mi?Ne acıdır ki iktidar da doğan ve başka bir karşılaştırma yapma fırsatı olmayan bu gençler isyan ediyor ve bunu da kimse düşünmüyor.Mesele A partisi B partisi değil mesele artık geleceğinden kaygı duyan imkânları olmadığı için bu memleketten kaçamayan gençlerin “yeter artık” meselesi…Okulu bitiren genç işsiz, istediği gibi bir yaşam artık onlar için ütopya ve evrensel olan bu gençler diğer yaşamları takip ettiklerinde “neden bizim hayatımız böyle değil” demeye başladılar. Her konuşanı, her yazanı, her farklı düşünceyi nereye kadar susturmayı düşünüyoruz?Onlar artık gerçek özgürlüğü istiyorlar çünkü bizler onları öyle yetiştirmedik mi? Şimdi neyin kafasını yaşıyoruz. Yürüdüler diye gelecekleriyle oynadığımız gençler, geri döndüklerinde nasıl bir psikolojiyle kaldıkları yerden devam edecekler sizce?En çok anlayamadığım olayda, bu gençlerin her biri seçmen… Seçecekleri yönetimin sizler olmadığı artık kesinken, nasıl olup da bu kadar fazla bir kitleyi karşımıza alıyoruz?Gezide gençler, katledilmeye çalışılan doğa için, sürekli korku kültürü ile yönetilmeye çalışıldıkları için, öldürülen kadınlar, çocuklar, hayvanlar için ve en önemlisi sıkıştırılmış ve çaresiz gelecekleri için yürüdüler…O da anlaşılmadı ya….Şimdi ise hala bitmeyen ekonomik sıkıntı, haksızlıklar, gelecek kaygıları, öldürülen bütün canlılar, sokakta güvenli gezebilmek bir serserinin “canım istedi” diyerek canlarına kast etmemeleri için yürüdüler…Onların dedi A partisi B partisi hiçbir zaman olmadı ve olmayacak, ancak baskılar ve tutuklamalar bu gençlerin hayatını etkilemeye başlarsa işte o zaman kin, nefret yumağıyla harmanlanmış büyük bir kitle direnmeye, daha güçlü bir şekilde devam edecek.Neden bir yönetici “biz nerde yanlış yaptık ki bizim büyüttüğümüz çocuklar isyan ediyor” diye düşünmüyor?Neden bu gençleri muhalif partileri kendi cephelerindenmiş gibi lanse edilmelerine izin veriliyor?Neden sadece yasal haklarını kullanan bu gençlerin üzerinden siyasi primlere izin veriliyor?Bu çocuklar bizim evlatlarımız, bu çocuklar iktidarda gözünü açıp büyüyen gençler, sahip çıkması gerekenler sizce kim olmalıydı?Son söz: Özür dilerim gençler… Kendi adıma binlerce defa özür dilerim… Biz sizleri bu hale getirdik. Koyun sürüsü gibi 68 kuşağının gölgesinde büyüyen ana babalarımızın geçmiş acı deneyimlerinden sürekli susturulan bizler… Çünkü bizlere susmayı öğrettiler… Hep sustuk, kafamız gözümüz yarıldı sustuk… Şimdi sizlerde bizlerin susarak uyuttuğu toplumu uyandırmaya çalışıyorsunuz. O meydanlarda asıl sesini yükseltmesi gerekenler bizlerdik çünkü bizim eserimizdi bu toplum, yine ihtiyarların mahvettiği ülkemi gençler toparlamaya çalışıyor o yüzden yaptıklarım için hepinizden özür dilerim…Özür dilerim… Sizlere vicdanı, merhameti, haksızlıklarda susmamayı öğretip, sessiz kaldığımız için ve okul sıralarında derslerinizle ilgileneceğiniz yerde mahpus damlarının o soğuk duvarlarını seyrettirdiğimiz için özür dilerim…İlk başta Balkan gezisindeyim yazmıştım. Evet Balkan… Yeni savaştan çıkmış, parçalanarak vatan olmaya çalışmış, gelir düzeyi oldukça düşük ve fakir Balkanlar… Ancak her bireyinin yüzünde geçmişin acısı olsa dahi aydınlık ve gülen gözler, köpeğinin bile sakin olduğu, her hallerinden güvende olduklarını hissettiren halk… Peki, bizim neden bu huzura kavuşma hakkımız hiçbir zaman olmadı?Böyle bir Türkiye’yi size bırakamadığımız için de tekrar özür dilerim.Şimdilik her zaman olduğu gibi hoşça kalın, akıl ve beden sağlığınızı korumaya çalışın!