İki Felaket
bazı şehirlerde insanların nasıl bir yaşam kavgası vereceğini şaşırtmış
durumda. Birincisi pandemi dediğimiz salgın, ikincisi Deprem felaketi.
Her ikisinde
de insanlar sevdiklerini ve geleceğini kaybetti. Bu yüz yılda yaşayan insanlar
için şansız bir dönem. Bu yaşanan felaketler sonrası hala ne yapacağını
bilmeden zor şartlarda yaşayan insanlar var. Özellikle Hatay, K.Maraş ve
Adıyaman halkı hala zor şartlarda yaşam mücadelesi veriyor. Kimine göre hep
söylenen bir söz vardır, “Arkamda Devlet” var. Bunu tartışmaya açmak birilerine
hain damgası yemenize neden olabilir. Bunun edeni henüz gelişmişliğini
tamamlamamış Devletlerde her şey mana bulunduğu gibi halkı kandırma üzerine bir
söylemdir. Bu Felaketler sonrası insanlar sadece canını değil yaşayanlar
evlerini kaybetti. Aylarca sokakta yaşayan insanlar yaşam mücadelesini kazanmak
için neler yaptı? Bu felaketler eşliğinde seçimlere girdik bu kadar yaşanan
olumsuzluklar bu Hükümeti götür dendiğinde çok gülmüştüm. Neden, açık ve net Bu
Hükümet seçim kaybetmez, kaybetse idi 2017 yılında referandumda mühürsüz oyları
YSK Kabul etmezdi!…
Bakın Deprem
Bölgelerinde o kadar insan yaşamını yitirmesine rağmen seçmen sayısı nasıl
artmış? Bir garip olay daha var aslında, Hükümet 50 Bin insanımız hayatını
kaybetti dedi! Deprem nedeni ile, Fakat GSM Operatörleri 300 Bin aboneden cevap
alamıyoruz diyerek birçok soru işaretinin kapısını açmıştı.
Ne
yapacağımızı bilmiyoruz dedik…
Çünkü hayat
şartlarımız başkasının elinde! O eller bizi yaşanmaz hale sokmak için
yarışıyorlar. Şimdi birçok örnek veririm fakat bu sütunlara sığmaz!
Doğa
olaylarına yapacağımız bir şey yok, aslında Allah diyor ki, her şeyin üstünde
ben varım, yani ne yaparsanız yapın çaresizsiniz. Peki yönetenlerin halka
verdiği zorluklara ne diyeceğiz? Kendileri “Bal kaymak” şeklinde yaşayıp
Vatandaşa “zehir zemberek” bir hayat yaşatmaları sorgulamayan bir halk
olduğundan kaynaklanıyor. Yani Kaderci bir Toplum bunları yaşayacak kaçışı yok.
Yeni bir
yasa çıktı, Kentsel Dönüşüm yasası Belediyelerden alınıp Çevre Şehircilik Bakanlığına
verildi. Artık tapunuz bile güvende değil, rezerv alan diye bir şey çıktı,
nedir o? Hükümet isterse bir yeri rezerv alan ilan edip oradaki vatandaşları
başka yere gönderebilecek. Yeni yerleşim yeri için yapılacak evlere kredi
verilip borçlandırılacak vatandaş.
Bu Deprem
Felaketi sonrası çılgınca artan Ev Kiraları insanların ne yapacağını şaşırmış
durumda. Ekonomiyi hiç anlatmayım insanlar o kadar çaresiz ki, ne yapacaklarını
gerçekten şaşırmış durumda olan bir dolu insan var. Bu kadar olumsuz yapı
varken ülkeyi de 21 yıldır yöneten bir parti var. Şimdi diyebilirsiniz ki, Halk
memnun sana ne oluyor? Bunun adına Stockholm sendromu deniyor sanırım. Bir
durum daha var ülkede özgürlükler konusunda son yıllarda bayağı geri kaldık
gibime geliyor. Bunun en belirgin göstergesi gazetecilerin hapiste olmaları.
Yani doğruyu söyleme yoksa görürsün söylemidir bu. Bu yazılanlar sanki ortaya
karışık Adana gibi her daldan bir sorun var ülkede ve gittikçe derinleşiyor. Doğa
olayı elinizde olmayan felaketlerdir, peki insanların yaşattığı felaketler ne
olacak?