admin yalcin_s_1963@mynet.com
Kimimiz yaşadık, tanığıydık anın, kimimiz gördük, kimimiz bir dram filmi gibi izledik bir şeyleri… Kimbilir kaç kez bir selin suları çekilir gibi çekildi kan göllerinin taşkın suları… Bu çorak, bu çöle dönmüş toprakların kanlı sularında boğulmaya devam etti çocuklar. Kaç kez çoğaldı peşi sıra kan çağlayanları… Çağlayanlardan ülkenin tarihine kim bilir kaçıncı kez kan döküldü.
*
Kim bilir kaç kez soldu çiçekler, fidanlar kurudu, ağaçlar çürüdü… Her ölümde yeni bir nefret, kin, ayrışma, düşmanlık tohumları ekildi… Kim bilir kaçıncı kez kendi yarasını sardı bu ülkenin yaşlısı, genci…
*
Hep bir umut bekledi insanlar ışkın versin diye tohumlar, çiçekler açsın, kızıl güller büyüsün diye… Kaç kez unutuldu büyük acılar… Bir acıdan bir acıya yol alırken aylar geçti, mevsimler geçti, yıllar geçti de acılar geçmedi.
**
Madenleri kan, meydanları kan, dağları, ovaları, mahalleleri, köyleri, kentleri, yolları, nehirlerinde kendi ülkenin öz evlatlarının, denizlerine mültecilerin kanı buluşan sevgili ülkem…
**
Artık iyi dilekler, dualar da kar etmez bunca yarayı kapamaya… Biz insan olamadıktan sonra, başkalarının yüzüne vurulan tokadı kendi yüzümüzde hissedemedikten sonra bizden hiç bir şey olmaz ve olmayacak da. Biz elbette insan olacağız, inadına insan kalacağız ama insanlıktan zerre kadar nasibini almamış olanlardan da hesap soramadıktan sonra insanlığımızın anlamı nedir ki?
*
Basın özgürlüğünde niye kara listedeyiz? İş kazası denilen iş cinayetlerinde ve kadın cinayetlerinde Avrupa birincisi… Tecavüzlerde Avrupa’nın başı çeken ülkesiysen, kadını, çocuğu, sokaktaki hayvanı bu kadar istismar eden güruhlar yaratılmışsa bu kimin eseri acaba? Din, Allah, kitap, Kuran diyenler daha nereye kadar kandıracak bizi?
*
Oysa konuşmak da kolay değil bu ülkede… Muhalifsen ve demokrasinin tarifini yapıyorsun diye dilin koparılıyorsa, ellerin bağlanıyorsa, kendini bir anda bir cezaevinde buluyorsan nasıl konuşacaksın? Sana sahip çıkacak bir muhalefet de yok. Konuşmaktan başka icraatı olmayan bir muhalefet var orada… Yasaklar, baskılar, adaletsizlik, hukukun geldiği nokta, sevgisizlik, iş cinayetleri, öfke patlamaları, kin ve nefret tohumları saçan politikacılar, ağzına kadar dolu cezaevleri, çürüme, yozlaşma eşliğinde, bir kavram kargaşası içinde acaba nereden başlamalı…
*
Önce umuda sarılmalı. Çünkü tarih boyunca hiç bir güç tek başına sonsuza kadar yönetemedi. Tarih kötülerin aleyhine yazıldı. Hiç bir şey imkansız değildir. Kafalarımızdaki tabuları yıkacağız. Nazım’ın dediği gibi;
Geçtim putların ormanından baltalayarak
Ne de kolay yıkılıyorlardı.