Son yıllarda
Dünya etrafında yaşanan her felaketi kadere bağlayan bir toplum ile kar,
karşıyayız. Halbuki, her şeyin bir bilgisel anlamda açıklaması var. Eğer sen
bilerek gidip kamyonun altına giriyorsan o kader değildir Dikkatsizlik ve
uykusuzluktur. Ülkede son zamanlarda insanları din ile avutan bir düşünce
peydah oldu. Sonrası malum insanları bununla uyuşturup arka kapıdan ceplerini
dolduran bir dolu insan var. Son yıllarda artan fahiş hava sıcaklıkları ve
iklim değişikliklerin hepsi insan oğlunu hataları ile oluşan nedenlerdir.
Mesela sera gazları, egzoz gazları veya ısınma derken kömür ve bilumum
yakıtların Dünya’ya ne kadar zarar verdiğini kim kaç kişi biliyor! Haziran
ayında yağan kar ve yağmurun bir izahı vardır. Bu kader değildir!…
Gelişmiş
ülkeler Dünya’yı Fütursuzca kullanıyor ve suçsuz insanların geleceğine yönelik
tehlikeler arz ediyor. Nasıl mı? Çıkar ilişkileri ve petrol kavgaları sonucu
gelen savaşlar atılan bombalar hem insanları öldürüyor hem canları alıyor.
Bunun en büyük örneği Irak savaşı, Suriye iç savaşı ve Rusya’nın Ukrayna’ya
saldırısı. Bu kadar acımasız savaşlar sonucu insanlar ölürken diğer Dünya
insanların bunu izlemesi çok garip. Bugün
küresel ısınma devam ediyor, son hızla. Özellikle 1,5 santigrat derece
dediğimiz bir eşik var ve dünya hızla o eşiğe doğru ilerliyor. Yani 2050 yılına
kadar 1,5 santigrat derece daha yükselirse dünya ısısı, buzulların erimeye,
deniz seviyeleri yükselmeye devam edecek. “İklim
değişikliğinin bize en çok yarattığı zararlardan birisi son dönemlerde yaşanan
sel felaketleri. Son dönemlerde Ankara’da yaşanan sel felaketi ve özellikle
Batı Karadeniz’de meydana gelen yoğun yağışlar, değişen hava olayları nedeniyle
çok hızlı bir şekilde sel felaketleri getiriyor. Sel felaketlerine sadece
insanlarımız değil, hayvanlarımızı da kaybediyoruz, canlılar yok oluyor,
ekosistem değişiyor. Oralarda heyelanlar da meydana geliyor toprak örtümüz,
bitki örtümüz de aslında zarar görüyor. Dünya çapında baktığımızda iklim
değişikliğinin en büyük nedenlerinden biri de iklim göçü. Üzerinde en çok
duracağımız konulardan biri bu. Hal böyle olunca 53 ülkede 193 milyon insan
ölümle baş, başa. Bundan daha büyük tehlike var mıdır? Ve bunun adı kader
değildir.
Ülkemizde tarım sektöründe
çok ivedi bir şekilde olağanüstü hal ilan edilmeli. Bununla ilgili bölgeler
belirlenmeli. Yanlış tarım uygulamaları ülkemizde yer altı sularını bitirme
seviyesine getirdi, her yıl 1 metre yer altı suları bitiyor. Burada en önemli
olan nokta, tarımın uygulanacağı alanda doğru tarım ürünlerinin uygulanması. O
bölgelere belli tarım ürünleri ekilecek. Savaş çıktı Ukrayna’da, ne diyorlar;
Ukrayna dünyanın tahıl ambarı. Niye dünyanın tahıl ambarı olsun ki Ukrayna?
Bizim o kadar verimli ovalarımız varken. Çukurova’mız var, Konya Ovamız var.
Sonuç olarak başımıza gelen her şey kader değildir, insanları kader deyip
uyutmanın bir alemi yoktur, bazı şeyler ilim ile açıklanırken neden bizi
uyutmaya çalışıyorlar ki?