Hoşgeldiniz  
ads

“Erken teşhis hayat kurtarır”

admin | 01 Ekim 2024 | Alt Manşet, Genel, Gündem, Manşet, Son Dakika, Sürmanşet, Tüm Manşetler, Yerel Haberler A- A+

Kadınların korkulu rüyası olan Meme Kanseri konusunda bilinmeyenleri açıklayan Başkent Üniversitesi Adana Dr. Turgut Noyan Uygulama ve Araştırma Merkezi İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı – Tıbbi Onkoloji Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Özgür Özyılkan; her hastalıkta olduğu gibi erken teşhisin çok önemli olduğuna dikkat çekti.

Prof. Dr. Özgür Özyılkan; meme kanserinin her 100 bin kadından 40’ında görüldüğünü, hastaların genellikle ellerine tesadüfen kitle gelmesiyle birlikte doktora başvurduklarını belirterek; meme kanserinin 3 farklı tipten oluştuğunu, tümör hücresindeki duruma göre tedavi şekillerinin değişebileceğini söyledi.

Prof. Dr. Özgür Özyılkan’ın meme kanseriyle ilgili olarak, kamuoyunda oluşan sorulara verdiği yanıtta; dünya genelinde meme kanserinde yılda 2-3 milyon yeni vaka görüldüğünü bu vakaların 685 Bin’inin ölümle sonuçlandığını ifade etti. Özyılkan; meme kanserinin diğer kanser tiplerine oranla daha az sıklıkta görüldüğünü, daha çok genç kadınlarda ortaya çıktığını dile getirdi.

Prof.Dr.Özgür Özyılkan, kendisiyle yapılan röportajda soruları şu şekilde yanıtladı;

Meme kanseri istatistikleri nelerdir?

Meme kanseri her 100,000 kadından yaklaşık 40 tanesinde görülmektedir ve ülkemizde her sene yaklaşık 25,000 kadın meme kanseri tanısı almaktadır. Dünya genelinde meme kanseri yılda 2.3 milyon yeni vaka ve 685,000 ölümle kadınlar arasında en sık görülen kanser türüdür. Kadınlar arasında meme kanseri, %23,9 oranıyla yeni vakaların görülme sıklığında ilk sırada yer almaktadır. Çoğunlukla erken evrede ve tedavi edilebilir aşamada olmaları bu hastalık için önemli bir özelliktir. Bu sebeple düzenli kontroller ile meme kanserinin erken evrede tanı alabilmesi mümkün olabilmektedir ve uygun tedavi ile tam şifa sağlanabilmektedir. Tam şifa sağlanamayan daha ileri hastalık veya tekrar edilen hastalık ise iyi planlanmış tedaviler ile uzun yıllar boyunca kontrol altında tutulabilmektedir.

Meme kanseri deyince akla tek bir kanser çeşidi mi gelmeli yoksa çeşitleri var mıdır?

Meme kanseri 3 farklı tipten oluşmaktadır. Bu alt tiplere göre tümör hücresindeki tedavi hedefi de değişmektedir ve tedavinin planlamasını da bütünüyle etkilemektedir. Hormon pozitif hastalık, Her-2 pozitif hastalık ve üçlü negatif meme kanseri bu hastalığın alt tiplerini oluşturmaktadır. Her alt grubu özel kılan belirgin biyolojik ve klinik özellikler bulunmaktadır.

Üçlü negatif meme kanseri nedir ve diğer meme kanseri türlerinden nasıl ayrılır?

Üçlü negatif meme kanseri, esasında 3 tedavi hedefinin de olmadığı meme kanseri anlamına gelmektedir. Oldukça şiddetli ve saldırgan seyredebilen bu meme kanseri tipi özellikle genç kadınlarda görülebilmektedir. Diğer kanser tiplerine göre daha az sıklıkta görülmesine rağmen, hızlı seyreden biyolojisi, diğer tiplere göre daha sık nüks yani tedaviye rağmen tekrar etmesi sebebi ile diğer meme kanseri alt tiplerinden farklılaşmaktadır.

Üçlü negatif meme kanserinin teşhis süreci nasıl ilerler ve hangi tanı yöntemleri kullanılır?

TNBC teşhisi, biyopsi sonucunda ER, PR ve HER2 reseptörlerinin olmamasıyla konur. Mamografi, meme ultrasonografisi ve MRI gibi görüntüleme yöntemleri de tanıda kullanılabilir.

Üçlü negatif meme kanseri için mevcut tedavi seçenekleri nelerdir?

TNBC tedavisinde kemoterapi genellikle ilk seçenektir. Yenilikçi tedavi seçenekleri de araştırılmaktadır ancak standart tedavi protokolleri sınırlıdır.

Üçlü negatif meme kanseri tedavisinde en son gelişmeler nelerdir ve bu gelişmeler hastaların yaşam kalitesini nasıl etkiliyor?

Son araştırmalar, yenililkçi tedavi seçeneklerinin TNBC tedavisinde umut verici sonuçlar sunduğunu göstermektedir. Bu gelişmeler, hastaların tedaviye yanıtını artırarak yaşam kalitelerini olumlu yönde etkileyebilir.

Vücudun kendi bağışıklık sistemini daha etkili kullanmasını sağlayan tedaviler, kanser oluşmasına sebep olan genetik bozuklukları bir silah olarak kullanan moleküllerin yanı sıra bazı yenilikçi tedaviler adeta truva atı gibi davranarak tedavilere karşı dirençli tümörlere karşı etkili olabilmektedir. Tüm bu yenilikler hastaların hayatlarının uzamasına yardımcı olmaktadır. Hekimlerin uzunca bir süredir kullanmakta olduğu klasik kemoterapilere güçlü alternatifler oluşturmaktadır.

Üçlü negatif meme kanserinden korunma ve erken teşhis için alınabilecek önlemler nelerdir?

Sağlıklı bir yaşam tarzı benimsemek (düzenli egzersiz, dengeli beslenme), düzenli mamografi taramaları ve klinik muayeneler erken teşhis için önemlidir. Genetik risk faktörleri varsa genetik danışmanlık alınabilir. Meme kanseri riskini azaltmak için gereksiz hormon kullanımından kaçınmak gerekir. Bunlarla birlikte düzenli kontrollerin öneminin bir kez daha altını çizmek istiyorum. 40 yaşından itibaren tüm kadınların mamografi yaptırması erken tanı için önerilmektedir.

KUTU OLARAK EK BİLGİ:

Kanser Savaşçıları Derneği üçlü negatif meme kanseri tanısı alan bireylerin tanı ve tedavi sürecinde yaşadığı sorunları ve ihtiyaçları belirleyerek çözüm üretebilmek adına bilimsel bir araştırma gerçekleştirdi. Araştırma, Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gürkan Sert tarafından yürütüldü. Prof. Dr. Gürkan Sert, üçlü negatif meme kanseri tanısı alan hastalarla yapılan görüşmelerden hastaların sağlık durumları hakkında bilgilendirilmeleri, tanı alma ve tedaviye erişim süreçleri ile sosyal, iş, aile yaşamlarının, üreme fonksiyonlarının nasıl etkilendiği başlıklarında veriler elde edildiğini belirtti.

Uygulanan tedavi ve yenilikçi yaklaşımların kanserle mücadelede önemli bir yer taşıdığına değinen Prof. Dr. Gürkan Sert, tanıya başvuru, tanının konması, tedavi ve sonrasında hastanın ve yakınlarının psikolojik, ekonomik ve sosyal yönden desteklenmesinin hastanın refahı açısından sunulan tıbbi tedaviler kadar önem taşıdığına dikkat çekti. Prof. Dr. Sert, araştırma bulgularını özetle şöyle aktardı:

·       Hastalar tesadüfen ellerine kitle gelmesi nedeniyle tanı almak için başvurmaktadır.

·       Hastaların başvurdukları sağlık kurumuna göre tanı alma süreleri değişkenlik göstermektedir.

·       Genç yaş ve ailede kanser öyküsü olmaması tanı alma süresinin uzamasına neden olmaktadır.

·       Hastaların tanı alma sürelerinin uzaması tedavi süreçlerini güçleştirmektedir.

·       Tedavinin başlamasıyla birlikte hastalar kemoterapi sürecinde güçlük/ağrı, halsizlik, beslenme sorunları, psikolojik sorunlar yaşayabiliyor.

·       Tedavi sürecinde özel hastane ve kamu hastanelerinden hizmet alanların yaşadıkları süreçler farklılaşabiliyor.

·       Maddi zorluklar hastalığın her evresinde hastayı ve hasta yakınlarını doğrudan etkiliyor.

·       Kanser tedavisinde kullanılan yenilikçi tedavi seçeneklerine erişimde sorunlar yaşanmaktadır.

·       Tanı ve tedavi hakkındaki bilgi ve bilgilendirilme eksiklikleri hastalarda kaygı ve endişeleri artırmaktadır.

·       Hastalığı konusunda doğru bilgiye ulaşamayan veya eksik bilgilendirilen hastalar internetten bilgi edinme yoluna gidebiliyor.

·       Genç yaştaki hastalarda fertilite’nin (doğurganlık) korunması için tanının ardından tedaviye mi başlamalı, fertiliteyi koruyucu yöntemlere mi öncelik verilmeli sorusuyla ilgili hızlıca karar verme zorunluluğu önemli hale geliyor.

58 Kez Görüntülendi.
Etiketler:
Yorumunuz
Konu hakkındaki görüşleriniz nelerdir?

EN SON HABERLER

© 2017 Gerçek Adana Tüm Hakları Saklıdır ~ İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.