Her başımıza
gelen felaket sonrası söylenen bir söz.
Ders
Almalıyız…
Ülkede
yaşanan bir dolu yaşanan felaket var. Mesela, Çok uzun süre önce Erzincan
Depremi, en belirgin felaket 1998 Adana depremi ve 100 kadar vatandaşın enkaz altında
verilen canlar olmuştu.
Söylenen en
belirgin cümle bu idi,
Ders
Almalıyız…
Hemen bir
yıl sonra İzmit ve Adapazarı Depremlerinde çok daha fazla yıkım insan kaybı
yaşadı ülke. Haydi bilin Bakalım ilk söylenen kelime neydi?
Ders
Almalıyız…
Daha geçen yıllarda
yaşanan Sinop ve Kastamonu sel felaketlerinde insanlar öldü.
Ders
Almalıyız…
Şimdi burada
yüzlerce örnek veririm, fakat, sütunlara sığar mı bilemem.
Şu söz her
daim bana söyleyecek kelimesi olmayan insanların söylediği söz.
Peki,
Ders aldık
mı?
Sonuç yine
devam bir sonraki felakete kadar her şey unutulacak.
Hep şu söylenir Japonya Depremlerle yaşayan bir ülke fakat, çok şiddetli depremler sonra can kaybı sadece belki 10, oda en yüksek değer.
Ders aldık! ama, sözlüye bir türlü kalkamadık, çünkü sözlüye kalksak sınıfta kalacağımızı biliyoruz. Ders alacağımıza önlem alsak nasıl olur?
Herkes
müteahhit oldu bu ülkede! Doktor, Galerici, Kuyumcu bir fiil esnaf kâr amacı ev
yaptı, insanlara sattı. Hem de değeri olmayan fiyatlara.
Demirden
çaldınız, çimentodan çaldınız, Belediye’yi ayarladınız balkon olacak yerleri
oda yaptınız. Ne kadar sahtekarlık varsa yaptınız, sadece kendi çıkarlarınız ve
cebinize girecek haram para için insanların ölümlerine bakıp yemenize baktınız.
Fakat bu sahtekarlık herkese eşit şekilde vurdu, unutmayın doğal felaketlerde
herkes eşit. Yani Depreme herkes yakalandı ayrımsız.
Bari
yarınları kurtaralım, bundan sonra kanunları uygulayalım, bu İmar barışı denen
garabeti seçim yatırımı olarak kullanmaktan vaz geçin.
Ders aldık
diyeceğimize her şeyi kanuna göre yaptık diyelim.