admin | 10 Aralık 2024 | Alt Manşet, Genel, Gündem, Manşet, Son Dakika, Sürmanşet, Tüm Manşetler, Yerel Haberler A- A+
10 Aralık Dünya insan hakları günü nedeni ile Avukatların yayınladığı metni Adana Barosu değiştirerek
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan katıldığı bir etkinlikte konuşurken, “Gemiler Gazze’ye bomba taşıyor” şeklinde slogan atarak İsrail’e ticaretin tamamen kesilmesi yönünde protesto gösterisi yapan 9 kişi “Cumhurbaşkanına hakaret” suçundan gözaltına alındı, Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefetten mahkemece tutuklandı, Avukatlar bunu bu günde protesto eden bir açıklama yapmışken Yeni Baro yönetimi bu kişilerin Fotoğraflarını kullanıp fakat Yaptıkları açıklamanın hiç bir yerine dokunmayıp kendi açıklamalarını koymaları şaşkınlık yarattı. Asıl açıklama aşağıdaki gibidir.
Bugün 10 Aralık 2024
Dünya İnsan Hakları Günü
Bugünden tam 76 yıl önce 10 Aralık 1948’de İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi, Paris’te toplanan Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda kabul ve ilan edildi.
1949 yılında ise Türkiye Cumhuriyeti Bakanlar Kurulu “…okullarda ve diğer eğitim müesseselerinde okutulması ve yorumlanması ve bu beyanname hakkında radyo ve gazetelerde münasip neşriyatta bulunulması” kararı almıştı.
76 yıl sonra bugünü bayram havasında yaşamak yerine insan haklarının korunması için mücadele etmenin hala ne kadar gerekli olduğunu bir kez daha görüyoruz.
En temel haktır yaşama hakkı.
Gelin görün ki İkinci Dünya Savaşı’nda ölen insan sayısından daha fazla insan, geçtiğimiz 76 yıllık sürede çıkan savaş ve çatışmalarda hayatını kaybetti.
Ülkemizde ise;
İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi raporlarına göre yılın ilk dokuz ayında en az 1371 işçi hayatını kaybetti. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformunun basına yansıyan haberlerden ve doğrudan kendilerine gelen başvurulardan
derleyerek hazırladığı raporlarına göre 2024 yılının ilk 8 ayında 261 kadın öldürüldü 164 kadın şüpheli şekilde ölü bulundu.
Emniyet Genel Müdürlüğü Trafik İstatistik Bülteni’ne göre ilk 10 ayda 2.312 insanımız trafikte öldü, 330.805 insanımız ise yine trafikte yaralandı.
Bir anne olarak çocuklara yönelik şiddetin, istismarın, ölümün istatistiğine bakmaya kalbim dayanmıyor.
Üstelik bunlar yalnızca basına yansıyan veriler, buz dağının görünmeyen yüzünün çok daha vahim olduğunu biliyoruz.
Yaşama hakkını koruyamayan devletin diğer temel hak ve özgürlükleri koruma noktasında da başarılı olduğunu söylemek güç.
Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği’nin Ekim 2024 Aylık Dava İzleme Raporuna göre Ekim ayında basın ve ifade özgürlüğü davaları nedeniyle 219 öğrenci, 171 aktivist, 88 gazeteci, 29 avukat, 3 akademisyen, 1 sanatçı ve siyasetçi hakim karşısına çıktı.
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti, basın ve ifade özgürlüğü ihlalleri karşısında 28/11/2024 tarihinde “YURTTAŞIN HABER ALMA HAKKINI ENGELLEMEKTEN VAZGEÇİN” başlığıyla iktidara çağrıda bulundu. Yapılan çağrıdan sadece 1 gün sonra, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan katıldığı bir etkinlikte konuşurken, “Gemiler
Gazze’ye bomba taşıyor” şeklinde slogan atarak İsrail’e ticaretin tamamen kesilmesi yönünde protesto gösterisi yapan 9 kişi “Cumhurbaşkanına hakaret” suçundan gözaltına alındı, Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefetten mahkemece tutuklandı ve birkaç gün sonra tahliye edildi. Tek başına tahliye kararı bile tutuklamanın dayanaksız, hukuka aykırı ve ölçüsüz olduğunu ortaya koydu. Devam eden soruşturmayla düşünce ve ifade özgürlüğüne yönelik ihlal ise sürmekte.
Anayasa madde 56: “Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek Devletin ve vatandaşların ödevidir. “ diyor.
Ana eksende 11 ilimizi ve bu illere çevre, pek çok ilimizi derinden etkileyen hayatımızda maddi manevi kayıplar yaşadığımız 6 Şubat depreminin bizlerde açtığı yaranın kapandığını söylemek ne mümkün. Devlet anayasal yükümlülüğünü yerine getirmek bir yana (09/11/2023 tarihli 7471 sayılı Kanunla getirilen) 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun’da başta rezerv yapı alanına ilişkin tanım olmak üzere yapılan değişikliklerle mülkiyet hakkına yönelik olası hak ihlallerini keyfi bir noktaya taşıdı.
Yaşanan hak ihlalleri, yargı bağımsızlığını ve hukukun üstünlüğünü hiçe sayan uygulamalar, adalet sistemine olan güveni gölgede bıraktı.
Bugün 2024 yılının ilk 9 ayında Anayasa Mahkemesi’ne hak ihlalleri nedeniyle yapılan başvuru sayısı Mahkemenin resmi internet sitesinde yayınlanan verilere göre 53.734. (02/03/2024 tarihli 7499 sayılı kanunla) 6384 sayılı Kanunda yapılan değişiklik sonrası makul sürede yargılanma hakkının ihlali nedeniyle İnsan Hakları Tazminat Komisyonu’na yapılan başvuruların verisi de eklenmiş olsa tablo ne olurdu merak konusu.
Dış İşleri Bakanlığı’na bağlı Avrupa Birliği Başkanlığı’nın resmi internet sitesinde yayınlanan Avrupa Komisyonu 2024 Türkiye Raporunda ;“…Ülkede, insan hakları alanındaki genel durum iyileşmemiştir ve endişe kaynağı olmaya devam etmektedir. Türkiye’deki yasal çerçeve, insan haklarına ve temel haklara riayet edilmesine ilişkin genel güvenceleri içermektedir ancak mevzuatın ve uygulanmasının Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’yle (AİHS) ve AİHM içtihadıyla uyumlu hâle getirilmesi gerekmektedir. Gazeteciler, yazarlar, avukatlar, akademisyenler, insan hakları savunucuları ve diğer eleştirel seslerin, teröre destek verdikleri iddiasıyla yargılanmalarına ve mahkûm edilmelerine devam edilmiştir….”şeklinde geçen ifadeler ülkemizin insan hakları alanındaki eksikliğini bir kez daha ortaya koymaktadır
Değerli katılımcılar ;
Bugün Ortadoğu’da, devam eden iç savaş ve kaotik ortam, can güvenliği olmayan insanları buralardan ayrılmaya itiyor.
Evrensel Beyannamenin 14. Maddesi: “Herkesin zulüm karşısında başka ülkelere sığınma ve bu ülkelerce sığınmacı işlemi görme hakkı vardır.” Diyor.
Başlangıçta “tampon bölge” rolünü üstlenmek zorunda kalan ülkemizde, Göç İdaresi Başkanlığı’nın verilerine göre 28/11/2024 tarihi itibariyle 2.938.261 Suriyeli geçici koruma altında. Mülteci ve sığınmacıların temel hak ve özgürlüklere erişimi noktasında yeterli desteği sağlayamayan devlet, vatandaşla mülteci ve sığınmacılar arasında sosyal dengenin sağlanmasında, hoşgörü ve nezaketi hakim kılacak düzenlemeler yapmakta da yetersiz.
Evrensel Beyannamenin 21. Maddesi: “Herkes, doğrudan veya serbestçe seçilmiş temsilciler aracılığı ile ülkesinin yönetimine katılma hakkına sahiptir….Halkın iradesi hükümet otoritesinin temelidir.” Diyor.
Son dönemde gündeme gelen kayyım atamaları halkın iradesine, seçme ve seçilme hakkına, hukuka aykırı bir müdahaledir.
Anayasa madde 127’de “…görevleri ile ilgili bir suç sebebi ile hakkında soruşturma veya kovuşturma açılan mahalli idare organları veya bu organların üyelerini, İçişleri Bakanı, geçici bir tedbir olarak, kesin hükme kadar uzaklaştırabilir….” Şeklinde geçen ifade yıllar süren soruşturma evresiyle geçici olmayı geçmiş, demokratik toplumun gereklerine uygun olmayan, ölçülülük ilkesini aşan ve masumiyet karinesini hiçe sayan bir noktaya ulaşmıştır.
Değerli katılımcılar;
Sizlere resmi kurumlar ve sivil toplum kuruluşlarından edindiğimiz bilgiler çerçevesinde insan haklarına dair bir tablo çizmeye çalıştık. Peki Barolar ve avukatlar olarak bizler bu tablonun neresindeyiz ?
Avukatlık Kanunu’nun 95. maddesi Barolara “hukukun üstünlüğünü ve insan haklarını savunmak ve korumak, bu kavramlara işlerlik kazandırmak” görevini vermiştir. Bu sorumluluğun gereği olarak İnsan haklarına dayalı, temel hak ve özgürlüklerin güvence altında olduğu demokratik bir ülke için siyasi iradenin sivil takipçisi olmak zorundayız. İnsan haklarını savunabilmek farkındalığı gerektirir. Farkındalık için sorgulamak gerekir. Sorgulayabilmek için de çokça okumak ve araştırmak gerekir
Ünlü Yunan şairi Lucretius “Taşı delen suyun kuvveti değil damlaların sürekliliğidir.” Demiş.
Her olumsuzluğa karşı daha özgür bir dünya ve Türkiye’nin hayalini kuruyor; barışın ve kardeşliğin hakim olacağı, insan hakları alanında farkındalığın arttığı güzel günler için tıpkı damlaların sürekliliği gibi yılmadan, cesaretle mücadele etmekten vazgeçmeyeceğimizi tüm kamuoyu ile saygıyla paylaşıyoruz.
ADANA BAROSU İNSAN HAKLARI MERKEZİ
Adına Başkan Özlem TURKUT ÖZESER
;
İ