‘
Obezite (şişmanlık) ve hareketsiz yaşamın diyabet gelişiminde çok önemli risk faktörleri olduğunu belirten Prof. Dr. Şebnem Aktaran, bu nedenle sağlıklı beslenme ve egzersizin yaşam biçimi olarak kabul edilmesine dikkati çekti.
ADANA / Adana Şehir Eğitim ve Araştırma Hastanesi İç Hastalıkları, Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Şebnem Aktaran, obezite ve hareketsiz yaşamın diyabet gelişiminde çok önemli risk faktörleri olduğunu, sağlıklı beslenme ve egzersizin yaşam biçimi olarak kabul edilerek ideal kilonun korunmasının gerektiğini bildirdi.
“Dünya Diyabet Günü” etkinlikleri kapsamında, hastanenin poliklinik girişinde kurulan stantta, dileyen herkese ücretsiz kan şekeri ölçümü yapıldı. Stantta diyabetle ilgili bilgilendirici broşürler de dağıtıldı. Hastane bünyesinde eğitim veren Diyabet Okulu’nda ise, Prof. Dr. Şebnem Aktaran, Prof. Dr. Tayyibe Saler, Dr. Öğretim Üyesi Hilmi Erdem Sümbül, Psikiyatri Uzmanı Dr. Ceyhun Can ve Diyet Uzmanı Nilgün Çelik tarafından katılımcılara diyabetle ilgili sunumlar yapıldı.
Prof. Dr. Şebnem Aktaran, yaptığı sunumda, tüm dünyada ve ülkemizde diyabetli sayısının hızla artığını, diyabette erken tanı konulması ve tedaviye erken dönemde başlanıp kan şekerinin kontrol altına alınmasının, daha sonra gelişebilecek organ hasarlarının gelişimini yavaşlatabileceğini, her yaşta diyabet teşhisi edilebildiğini, özellikle ailede diyabet öyküsü olması, şişmanlık, karın bölgesinde yağlanmada artış, kanda yağ oranının yüksek olması, kalp damar hastalığının varlığı, stres altında yaşamanın diyabet gelişimi için risk oluşturduğuna dikkat çekti.
Prof. Dr. Aktaran ‘Obezite ve hareketsiz yaşam tarzının diyabete yol açan en önemli faktörlerin başında geldiğini, özellikle yağın karın bölgesinde ve iç organlarda birikmesinin insülin direncine neden olduğunu; insülin direncinin de obezite ile ilişkili olan tip 2 diyabet, hipertansiyon, dislipidemi ve koroner arter hastalıklarının ortaya çıkmasında en önemli faktör olduğunu ifade etti. Bel çevresi ölçümünün erkeklerde 94 cm, kadınlarda 80 cm ve üzerinde olmasının hastalık riski oluşturduğunu; obezite tanısında kullanılan Beden Kitle İndeksinin (BKİ) 30 üzerinde ve bel çevresi ölçümünün erkeklerde 102 cm’nin üzerinde, kadınlarda ise 88 cm’nin üzerinde olmasının diyabet için yüksek risk oluşturduğuna vurgu yaptı.
BKİ NASIL HESAPLANIR?
Obezitenin kronik bir metabolizma hastalığı olduğunu kontrol altına alınmadığı takdirde diyabet, hipertansiyon, kalp damar hastalıkları, hiperlipidemi (kanda yağ yüksekliği), eklem hastalıkları, uyku apne sendromu gibi birçok sağlık problemine neden olabileceğine dikkati çeken Prof. Dr. Aktaran, BKİ’nin ölçümün nasıl yapıldığını da açıklayarak, şöyle devam etti:
“Beden Kitle İndeksi, vücut ağırlığının (kg olarak), boy uzunluğunun (metre cinsinden) karesine bölünmesiyle hesaplanır. Çıkan rakam 18.5’ten küçükse zayıf; 18.5 ve 25 arasında ise normal. 25 ve 30 arasında ise fazla kilolu, 30 ve üzerinde ise obezite olarak kabul edilir. Obezitesi olanlar obezite nedenleri araştırıldıktan sonra mutlaka hekim ve diyet uzmanı kontrolünde kişiye özel beslenme ve egzersiz programı ile ideal kilolarına ulaşmalıdırlar”
Prof. Dr. Aktaran,diyabet için risk grubunda olan kişilerin hekime başvurarak kan şekeri ölçümü yaptırmalarını istedi.
Diyabetlilere önerilerde bulunan Prof. Dr. Aktaran, ‘Başarılı bir diyabet tedavisi için diyabetli kişi ailesi ile birlikte diyabet eğitimi almalı, kan şekerini kontrol altına almada en önemli faktör olan kişiye özel beslenme ve egzersiz programını uygulamalı, hekim tarafından önerilen tablet ve/veya insülin tedavisini aksatmadan kullanmalı, evde kan şekerlerini (açlık ve tokluk) ölçmeli, düzenli olarak hekim kontrollerine gitmelidir’ dedi.
______