Hoşgeldiniz  
ads

Lazerle gözlükten kurtulurken dikkat edilmesi gerekenler  

admin | 08 Ekim 2018 | Alt Manşet, Genel, Manşet, Sağlık, Sürmanşet A- A+

Teknoloji ilerliyor, hata riski azalıyor

 

Op. Dr. Cüneyt Karaarslan, lazerle gözlükten kurtulma yöntemiyle ilgili bilinmesi gerekenleri açıkladı.

 

Oftalmolog Op. Dr. Cüneyt Karaarslan, halk arasında göz çizdirme denilen, lazerle gözlükten kurtulma yönteminde; yüksek teknoloji ürünü cihazların kullanıldığı, kalite standartlarına dikkat eden kurumsal yapılanmaların ve tecrübeli-usta doktorların tercih edilmesi gerektiğini söyledi.

Op. Dr. Cüneyt Karaarslan, tıpta lazerin, gözlüklerden kurtulmayla ilgili olarak maksimum 30-35 yıldır uygulandığını belirterek, “Tesadüfen gözde lazerin Türkiye’ye ilk girdiği klinikte çalışıyordum. Türkiye’ye ilk kez Bağdat Caddesi’nde, bizim görev yaptığımız kliniğe geldi lazer cihazı. Böylece ilk başlangıcından itibaren bugüne gelene kadar, konuyla ilgili yenilikleri ve gelişmeleri takip ettim, uyguladım. Bugüne kadar ulaştığımız, ameliyat yaptığımız yüzbinlerce hastamız oldu” dedi.

KARŞILAŞILABİLECEK SORUNLAR

Lazerle gözlükten kurtulma operasyonlarında karşılaşılabilen sorunlarla ilgili bilgi veren Dr. Cüneyt Karaarslan şunları söyledi: “Uygun olmayan göze lazer yapılması, en sık karşılaştığımız sorun. Gözlükten kurtulabilmek için lazer uygulanması her göze uygun bir yöntem değil. Teknoloji ilerledikçe, eski teknolojide hangi unsurların gözden kaçtığı anlaşılıyor. Böylece işin bilimsel olarak daha iyi tanımlanması ve buna göre gardımızı almamız mümkün.

Standart olarak hangi dereceler arasında lazer uygulanabildiği tanımlanmıştır ama bazen bu aralıkta bulunan derecelerdeki bir göze yapılamadığını görürüz.

Mesela 2 derece, lazer için ideal bir derece. Çünkü 8 dereceye kadar olan miyopileri lazer cihazıyla düzeltebilirsiniz. Bu uluslararası kabul edilmiş bilimsel bir değer olmasına rağmen, 2 derece bir gözde öyle bir kornea haritası ve ölçümü gelir ki size, hastaya dokunmamanız gerekir. Demek ki burada  numara dışında bir takım özel değerlendirilmesi gereken parametrelerinin de bulunduğunu anlıyoruz. Ama bu tetkik yöntemlerinin hassaslaşması, ameliyatlardan sonra hasta memnuniyetsizliklerinin geri dönüşleriyle, adım adım gidilen bir merhale” diye konuştu.

KÖRLÜK RİSKİ YOK

Lazerle tedavide günümüzde körlük riskinin ortadan kalktığını belirten Dr. Cüneyt Karaarslan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Günümüzde teknolojide gerçekten ciddi anlamda yol katedildiği için, bu işlemden sonra körlük riski bulunmamakta. Bunu mantıken, aklen, vicdanen ve gönülden söyleyebiliyoruz.

Bugün kendi kendini frenleyen, hastanın ani hareketlerini değerlendirip durabilen, ya da süreçlerde bu tarz bir komplikasyonu sıfıra indiren bir teknolojik gelişim var. Hastamız, bu işlemde kör olma riski bulunmadığını bilecek.

Karşılaşılabilecek sorunlara baktığımızda; diyelim ki hastamız 3 derece gözlük kullanıyordur. Lazer yapılır, 2 derece ya da 4 derece olur gözü. Bunun da telafisi var elbette. Tetkikler doğru yapılırsa, beklenen odur ki; operasyon yüzde 97-98 başarıyla sonuçlanacaktır.

Diyelim ki bir nedenden dolayı başarısız oldu. O kadar çok parametre var ki bir operasyonun sonucunu etkileyecek… Anlık cihazdaki enerji düşüklüğü, hastanın başını sensörlerin takip edebileceğinden farklı bir açıyla tutması gibi ve benzer nedenlerden dolayı küçük ihtimal de olsa sorun yaşanabiliyor. Ameliyat sırasında hastanın takip etmesi gereken rehber ışık var. Bazı hastalar o rehber ışığı takip etmeyip, lazerin gözün başka tarafına uygulanmasına yol açacak hatalar yapabiliyor. Artık cihazların bunu önleyecek niteliği de var.

Fakat bazen yine de öyle şeyler oluyor ki, başka bir rehberi cihaz referans noktası kabul edebiliyor ve ameliyat sonrası  bir miktar derece kalmasına neden olabiliyor. En büyük risk bu. Yeniden gözlük kullanmasını gerektirecek bir numaraya sahip olmak.

Bunun dışında en çok konuşulan , bilinen olumsuz ihtimal; gözde, gözyaşı salınımını engelleyici metodlardan biri uygulandıysa, bununla ilgili gözyaşı salgılanıncaya kadar, gözyaşını yerine koyacak suni gözyaşı preparatları kullanma gereğinin ortaya çıkması. Zaten bu bir komplikasyon değil, ihtiyaç.

Bağırsak ameliyatı olduktan sonra antibiyotik ve ağrı kesici kullanmak gibi bir ihtiyaç. Suni gözyaşı kullanımı ihtiyacı 3 aydan 1 yıla kadar sürebildiği gibi, bazı hastalarımızda çok daha erken ortadan kalkabiliyor.”

YURT DIŞINDAN GELEN HASTALAR VAR

Yurt dışından Türkiye’ye lazerle göz çizdirmek için gelen hastaların bulunduğunu da ifade eden Dr. Cüneyt Karaarslan, sözlerini şöyle tamamladı:

“Türkiye olarak bu konuda teknolojik olarak uluslararası standartlardayız. Yurtdışından  bu ameliyatla ilgili ülkemizi tercih edenler var ve bunun iki ana nedeni mevcut. Türkiye’de teknoloji açısından uluslararası en yüksek standart yakalanmış durumda. Kurumsallaşmış bir yapı içinde bulunduğum için bunu çok rahatlıkla söyleyebilirim.

Bir de ABD’de ve Avrupa’nın bir çok ülkesinde, bu ameliyat yaklaşık olarak Türkiye’de yapılanın 5 katı fiyatına yapılmakta. Dolayısıyla ülkemizi tercih eden çok sayıda hasta var. Sağlık turizmine bu kalem ciddi olarak katkıda bulunuyor.

KALİTELİ KURUM, TECRÜBELİ-USTA DOKTOR

Türkiye’de de artık çok ciddi fiyat farklılıkları olabiliyor.

Demek ki farklı yaştaki cihazlar ve farklı yaştaki teknolojiler kullanılıyor. Hastamızın en üst seviyede teknoloji kullanıldığına dikkat etmesi gerekiyor.

Yeri ve hekimi seçerken tecrübe ve kalite standartlarını iyi araştırması gerekiyor.

Tabii ki insanlar iyi fiyata en yüksek teknolojiyi almak ister. Sonuçta teknolojik yatırımlar ciddi yatırımlardır ve bunun başarısı teknolojinin yeniliğine ve kullanan kişinin tecrübesine, ustalığına bağlıdır. Bunu değerlendirdikten sonra zaten hekimini seçip, ameliyatını olacaktır hastamız.”

667 Kez Görüntülendi.
Etiketler:
Yorumunuz
Konu hakkındaki görüşleriniz nelerdir?

EN SON HABERLER

© 2017 Gerçek Adana Tüm Hakları Saklıdır ~ İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.