Son yıllarda okul öncesi dönemi çocuklarına ısrarlar dini eğitim verme çabası var. Bunun için de kreşler açılmaya ve çok güzel bir durummuş gibi de aileleri teşvik edecek davranışlar sergilenmeye devam ediliyor. Bilimden uzak, insan gelişimi sürecinden bir haber olan bu durumu anlamakta zorluk çekiyorum. Zira biz Allah’ı seven, inançlarına sahip nesiller mi, yetiştirmek istiyoruz, yoksa ondan korkan ve korktuğu için de türlü hatalar yapan bir nesille mi, ihtiyacımız var. Bunu çözmekte zorluk çekiyorum. Bütün eğitimciler, gelişim uzmanları bilir ki her çocuk gelişimin bir evresi vardır ve bu denenmiş sınanmış kesin bilgilerdir.Nasıl ki siz 6 aylık bebeğin ana karnından çıktığında öleceğini biliyorsunuz, nasıl ki ekinin sararmadan biçilmeyeceği kesin bilgidir, bu durumda tıpkı aynıdır. Çünkü zamansız yapılan her iş yarar yerine zarardır, tabii ki niyetimiz zarar vermek değilse? Siz daha somut kavramla, soyut kavramı bilmeyen, görmediği her şeyden korkan, zaten dünyayı anlamaya çalışırken farklı korkular yaşayan bir çocuğa nasıl ruhani bir bilgiyi aktarmaya çalışıyorsunuz, işte bunu anlamakta daha da zorlanıyorum. Elbette ki ailenin inancı doğrultusunda her çocuk dini eğitim almalı ki bizlerde zamanında 2. Sınıfa geçtiğimiz o yaz mutlaka bir camiye gidip bu eğitimleri almış nesilleriz. Kötü mü oldu? Bence hayır, en azından inandığımızın ne olduğunu bilerek büyüdük ve inandıklarımızı karşılaştırma, sorgulama şansımız oldu. Şimdi neden küçük çocuklara zamansız dini eğitim verilmemesi gerektiğini bilimsel olarak izah etmeye çalışacağımÖnce soyut ve somut dönemleri bilmeliyiz.
Çocuk gelişiminde soyut dönem ve somut dönem, Jean Piaget’nin bilişsel gelişim teorisindeki farklı aşamaları ifade eder.
1. Somut İşlemler Dönemi (7-11 yaş):
Bu dönemde çocuklar somut olayları ve nesneleri anlamaya başlarlar. Yani, doğrudan deneyimledikleri veya gözlemleyebildikleri durumlar üzerinde düşünme yeteneği kazanırlar.
Mantık yürütme becerileri gelişir, ancak bu beceriler yalnızca somut nesneler ve olaylarla sınırlıdır.
Örneğin, bir çocuk matematik problemlerini somut nesneler (elma, oyuncak vb.) ile çözebilir, ancak soyut sembollerle çözmekte zorlanabilir.
2. Soyut İşlemler Dönemi (11 yaş ve üstü):
Bu dönemde çocuklar soyut düşünceye geçiş yapar. Artık yalnızca somut olaylar değil, soyut kavramlar, teoriler ve varsayımlar üzerinde de düşünebilirler.
Hipotetik durumlar kurabilir, soyut matematiksel ve felsefi konular hakkında akıl yürütebilirler.
Örneğin, adalet, özgürlük veya sevgi gibi soyut kavramları anlayabilir ve bu kavramlar üzerinde düşünebilirler.
Bu aşamalar, çocuğun çevresiyle etkileşim kurma ve olayları anlama biçiminde önemli bir değişim gösterir. Somut dönemde çocuklar deneyimlemeye ve gözlemlenebilir olaylara odaklanırken, soyut dönemde daha karmaşık düşünceler geliştirmeye başlarlar. Ve 7 yaşına kadar çocuk gerçekle hayali ayıramaz. Mesela yalan söylediğini bilmez, hırsızlığın ne olduğunun farkında değildir, zira onun için her şey onundur, bu yaşlarda, özellikle 5 yaşına kadar çocuklar şakayı ayıramaz ve onlara şaka yaptığınızda gerçek zanneder, ölüm, melek gibi görmediği soyut hiçbir kavramları anlayamaz ve anlatmakta zorlanırsınız. Allah’ı onlara anlatmak her zaman zordur. “Allah’ı” canlı bir varlık olarak tasavvur ederler. Kaçınız 3-4 yaşında çocuğa ölümü, meleği, Allah’ı anlatabildiniz? Anlatmak zorunda kaldığınızda da onu mutlaka somut hale getirmeniz gerekir. Peki, küçük yaşta din eğitimi neden verilmemeli?Küçük yaşta din eğitimi verilmemesi gerektiği görüşü çeşitli gerekçelere dayanabilir. Bunlardan bazıları şunlardır:
Eleştirel Düşünce Gelişimi: Çocuklar, eleştirel düşünme becerilerini belirli bir yaşa kadar tam anlamıyla geliştiremezler. Küçük yaşta din eğitimi, çocukların sorgulama ve farklı görüşleri değerlendirme kapasitelerini sınırlayabilir. Bu yaşlarda daha soyut düşünme yetenekleri henüz tam gelişmediği için dogmatik inançları sorgulamadan kabul etme eğiliminde olabilirler.
Kimlik Gelişimi: Çocuklar, din eğitimi ile çok erken yaşta belirli bir kimlik kalıbına yönlendirilebilir. Bu durum, ilerleyen yaşlarda kimlik arayışlarında ve farklı düşünceleri kabul etmekte zorluklara yol açabilir. Çocuğun bireysel tercihlerini yapabileceği yaşa kadar farklı seçenekleri keşfetmesine izin verilmesi, daha sağlıklı bir kimlik gelişimi sağlayabilir.
Tarafsız Eğitim: Küçük yaştaki çocukların din eğitimine yönlendirilmesi, onların belirli bir dünya görüşünü, dinî inancı veya ideolojiyi sorgusuz benimsemelerine yol açabilir. Tarafsız ve dinler üstü bir eğitim anlayışı, çocuğun özgür düşünmesini teşvik edebilir ve farklı bakış açılarına açık olmasını sağlar.
Psikolojik Baskı: Dini eğitim, küçük yaşta çocuğa ağır ahlaki sorumluluklar veya korkular yükleyebilir. Özellikle günah, ceza gibi kavramlar, çocukların ruhsal gelişiminde olumsuz etkiler yaratabilir. Bu kavramları anlamlandırmakta zorlanan çocuklar, duygusal baskı altında hissedebilir.
Kültürel ve Toplumsal Çeşitlilik: Küçük yaşta din eğitimi, çocuğun farklı kültürler ve inanç sistemlerine karşı hoşgörüsünü sınırlayabilir. Çocukların, diğer inanç sistemlerine açık, empati kurabilen bireyler olarak yetişmesi, daha geç yaşlarda objektif ve geniş bir bakış açısıyla din eğitimine yönlendirilmesiyle mümkün olabilir.
Dip Not: Bu argümanlara rağmen, bazı görüşler din eğitiminin küçük yaşlarda başlaması gerektiğini savunur. Ancak bu görüşlerin amacı, çocuğun gelişim evreleri ve kişisel özgürlükleri göz önünde bulundurularak tartışılabilir. Eğer siz çocuğunuzun Allah’tan korkmasını istiyor ve bu şekilde onun sağlıksız büyümesini göze alıyorsanız… Seçim sizin… Unutmayın! Bir insan korktuğu zaman, her türlü kötülüğü gizli gizli yapmaya devam eder. Ancak bir insan sevdiği zaman, sevdiği üzülmesin diye her davranışını ona göre düzenler. Eğer iyi bir şeyler yapmak istiyorsanız. Onlara Allah sevgisi, vicdan, merhamet aşılayın ki Allah’tan korkmak yerine Allah’ı gönülden sevsinler, bunun içinde bu ayrımı yapacakları yaşa gelsinler. Artık dokunmayın bebelere yazıktır günahtır… Şimdilik her zaman olduğu gibi hoşça kalın, akıl ve beden sağlığınızı korumaya çalışın!