admin yalcin_s_1963@mynet.com
Tepeden tırnağa acıya kesmiş bir yüreği daha da kanatmaktan çirkin, vicdansız, rezil, iğrenç, aşağılıkça ne olabilir acaba? Kayıp çocuklarını ölene kadar arayan, en azından onun bir mezarı olsun diye çırpınan bir anaya el kaldırmak gibi bir utancı daha ne zamana kadar yaşayacağız Allah aşkına?
*
Nedir bu öfke, nedir bu tahammülsüzlük, şiddet? Bir tiyatro, bir film, bir belgesel, bir dizi izler gibi izledik çocukları için oturan anaların yerlerde sürüklenmesini, gözaltına alınmalarını, onlara ters kelepçe takılmasını, biber gazı, tazyikli su sıkılmasını… Yarın unuturuz belki de kıytırık bir gündemle birlikte.
*
Güzel Şahin adlı bir ana vardı. Tam 22 yıl boyunca oğlu için Galatasaray Lisesi önünde oturma eylemine katılmıştı. Kiraz ana vardı 16 yıl bekledi oğlunu ve ona kavuşamadan göçüp gitti. “Oğlumun kemiklerini görmeden ölmek istemiyorum” diyen bir Fatima ana vardı. 1999’lı yıllardan 2015’e kadar oğlunun hasretiyle yandı ve içindeki o büyük acıyla yumdu gözlerini… 23 yıl boyunca çocuğunun kemiklerini aradı Makbule ana. Ziyneti ana da yıllarca bekledi oğlunu… Şahsenem ana, Kesriye ana, Cevriye ana, Zeynep ana, Asiye ana, Hediye ana….
*
Bir de Berfo ana vardı. 32 yıl boyunca oğlu Cemil’i beklemiş, bir gün gelirse dışarıda kalmasın diye kapısını bile kapatmamış, tanısın diye evini dahi boyatmamıştı. Eğer Berfo ana yaşasaydı ve Cumartesi annelerinin son oturma eylemine katılsaydı inanın onu bile yerlerde sürükler, biber gazı ve plastik mermi sıkarlar, belki ters kelepçe bile takarlardı.
*
yeşildir artık yüreğinde kara bulut/ bugün anneler günü annem beni unut/ evde acılar koynuna yan gelip yatmış/ inadına giyin sen de mayısa batmış/ yürü sokakta çocukların düşü aksın/ yürü ki saksıda çiçekler sana baksın… Bir anneler gününde yazmış cezaevindeyken bu dizeleri usta şair Nevzat Çelik…
*
Tepeden tırnağa acıya kesmiş bir ülke bu… Karnında taşıyıp kucağında, sırtında büyüttüğü fidan gibi evlatlarını davul zurnayla yollayıp bayrak bayrak tabutlarını alan analar, tarikat yurtlarında ömrüne doymamış çiçekleri yanarak ölen analar ve mezarsız çocuklarına ağlayan analar…
*
İşte onlardan bazıları 699 kez oturdu ve 700’üncü kez oturmalarına bir kaymakamın talimatıyla izin verilmedi. Bıraksanız belki de sessiz sedasız oturup gidecekler, hatta gazetelerin iç sayfasına 2 sütunluk bir haber bile olmayacaktı onların oturmaları… Yıllardır bir köşede sessiz, sedasız çocuklarını bekleyen analardan ne istediniz?
*
Yeter artık Allah aşkına. Analara el kaldıranın yatacak yeri yoktur. Emir verenin de bu emri yerine getirenin de buna sessiz kalanın da. İslam Peygamberi Hz. Muhammed, savaş halindeyken “Yaşlıya, kadına, çocuğa ilişmeyin” buyurmuştur. Ayıptır, günahtır, yazıktır. Bu savunmasız insanlara saldırmak insanlık dışıdır.
*
Analara kıymayın Efendiler!