admin yalcin_s_1963@mynet.com
24 Haziran seçimleri sonrasında ciddi bir umutsuzluk oluştu. Bu umutsuzluğun en geniş şekilde kuşattığı kesim ise şüphesiz CHP tabanı. Durmadan kazanan bir iktidar ve hep kaybeden bir CHP… Seçim gecesi çelişkili açıklamalar, saatlerce konuşmayan aday, neredeyse her türlü komplo teorisine inanmaya başlamış bir seçmen kitlesi…
*
Siyasi partiler ve çeşitli sivil toplum örgütlerinin bir araya gelmesiyle oluşturulan Adil Seçim Platformu, seçmenlerin beklentilerini karşılayamadıklarını açıklayıp özür diledi. Eski milletvekili Barış Yarkadaş, Parti sözcüsü Bülent Tezcan’ın 50 bin sandıktan veri alınamadığını açıkladığını söyledi. Tezcan ise apar topar bunu yalanladı. Daha Muharrem İnce’nin adaylık için adı bile geçmezken CHP Genel Başkanı Kemal Kılaçdaroğlu, “Sandıklara sahip çıkacağız” diye kaç kez bas bas bağırmıştı oysa.
*
CHP’ye göre, seçim sonuçları neredeyse hiç bir şaibeye gebe değil. Seçimin galibi AK Parti’dir, oylar yüzde 22’ye düşmüştür ama CHP başarılıdır. Her seçimde bir yana savruluyor bu parti, her seçimde kaybediyor, her seçim hüsran ama CHP nasıl oluyorsa başarılı.
*
Acaba dünya tarihinde yenilgilerle dolu, hiç kazananın olmadığı yarışların başka başarılısı var mıdır? Evet, belki de artık değişim şarttır. Ya da değişim için çok mu geç kalınmıştır acaba?
*
Bilinçli, çağdaş bir seçmen kitlesi olan CHP’de, o kadar çok şey görmezlikten geliniyor ki… Tabandaki insanlar sanıyor ki CHP gelirse her şey güllük gülistanlık olacak. Bir de belediyelerden iş alan, ihale alan, iş verilmiş, askerler var ki zaten her biri birer sosyal medya şövalyesi…
*
Her önüne gelen büyük bedel ödemiş. Her önüne gelen çok büyük mücadele vermiş. O, önünde saygıyla eğilinmesi gereken devrim mücadelesinin oluşturduğu örgütlerin ne bitmez tükenmez mirası varmış ki; o cephelerin adını kullananlar, sol, devrimci mücadelen kopup CHP kapılarını aşındırıyor. Hepsi de maşallah namuslu, cesur, yiğit, erdemli adamlar güya…
*
Lümpen takımına teslim edilmiş belediyeler, ayak takımının sahte solcuları, sermaye sahiplerinin, küçük burjuvaların eşlerinin, çocuklarının, yakınlarının istihdam edildiği belediyeler ve yoksul halkın çocukları aç, işsiz, perişan…
*
Otorite yok partide. Elbette otoriteye bağlı olmak, otoriteyi savunmak sizi günün birinde en büyük biatçı, kibar dilenci ya da çağdaş köle haline getirebilir ama lafı sözü geçmeyen, her dediğinin tersi yapılan bir genel başkanlık makamı olur mu?
*
Delege avcısına kongrede kapıyı gösterir gibi yap, kürsüye vura vura konuş, sonra o delege avcısına kart dağıtım töreninde teşekkür et. Belediye başkanlarına; örgütlere müdahale etmeme konusunda talimat ver, sonra da örgütlerin tamamını ele geçirmeleri karşısında ağzını bile açma, bir de gelen ‘tutma yönetim’le poz ver. Milletvekili, belediye başkanı, meclis üyesi olmak isteyenlere, “Örgüt yönetimlerine girmeyin” de ama örgüt yönetimlerine giren, seni takmayan kim varsa vekil yap. Senin belediye başkanların halkı ayrıştırsın, ırkçılığın, mezhepçiliğin, tarihi yazılsın, başkanın ekibi göstere göstere çalsın, palazlansın, sen çık, “Haram yemeyiz de yedirtmeyiz de” diye açıklama yap.
*
Ne söylersen tersini kendi ekibin yapıyor. Genel başkan yardımcıların ihale peşinde koşuyor ve her türlü ahlaksızlık belediye başkanlarının kromozomlarına kadar işlemiş ve sen ‘dürüstlük, sandığa sahip çıkma, ilke, ahlak filan’ diyorsun. Sahi, Sayın Genel başkan! Sayenizde en büyük yenilgilerin de başarı olduğunu öğrendik. Hırsız belediye başkanlarınıza sahip çıktınız, kongre isteyen vekilinizin ihracı için ise hemen düğmeye bastınız. Sandığa sahip çıkamadınız. Parti Meclisi üyenize sahip çıkamadınız. O eski vekiliniz yani Eren Erdem tutuklandığında ise, “Efendim hukuk dışı” diye yasak savan bir açıklama yaptınız. Böyle bir Genel başkanla kaybetmeye sonuna kadar mahkûmdur bu parti.
*
Ya dürüst değilsiniz ve her şeyden haberiniz var ve yokmuş gibi davranıyorsunuz, ya da en yakın çevreniz tarafından “En son kocalar duyar” misali aldatılıyor, kandırılıyorsunuz. Bu saatten sonra istediğiniz kadar sandığa sahip çıkma, dürüstlük, yolsuzlukları önleme, özgürlük, temel haklar, hak-hukuk- adalet sözü verseniz bile boştur. En önemlisi; size olan inanç, güven büyük bir sekteye uğramıştır. Gitme vaktiniz ise çoktan gelmiştir.