Öncelikle herkesin çift sarılı bayramları kutlu olsun…
Bu yıl iki bayramı birlikte kutladık, daha doğrusu bu kadar olumsuzluklara rağmen kutlamaya çalıştık.
Garip günlerden geçiyoruz. Vardır bununda bir hikmeti diyeceğim amma pek bulamıyorum.
Galiba Âdemoğlu, Yaratanı bu sefer fazla kızdırdı.
Nasıl kızdırmasın ki?
Hala ders almamak için elimizden ne geliyorsa yapıyoruz.
Ne mi yapıyoruz?
Öncelikle ne ölümüze, ne dirimize saygımız kalmadı.
Hala bizi yönetenler olmak üzere toplumca ego savaşlarına devam ediyoruz.
Mesela, binlerce insanın felaketlerde ölmesine rağmen, sanal âlemde gülen, keyifli fotoğraflar paylaşabiliyor ve şen şakrak bayram kutlamaları yayınlayabiliyoruz.
Mesela, siyaset adı altında birebirimize sürekli hakaret edip, toplumu ayrıştırmaya devam ediyoruz.
Mesela, bu çok dikkatimi çekti, mezar ziyaretlerinde çılgınlar gibi mezar taşıyla selfi (öz çekim) yapabiliyoruz.
Mesela, her şeyin ultra pahalı olmasına rağmen, alış veriş çılgınlığının durdurak bilmediğini görebiliyoruz.
Ne oldu bize? Sanki, hepimiz antideprasyonlar yutup hayatımıza öyle devam ediyormuşuz gibi…
Sanki, sadece bütün yaşadıklarımızın tepkisini siyasilerin vermesi gerekirmiş gibi… Tepkisiz… Sessiz hayatımıza devam ediyoruz.
Bize bir haller oldu…
Artık her yerde, cemaatlerin üyelerini net görebiliyoruz.
Sanal âlemde ölmüşlerimize dualar okuma yerine, onlar görecekmiş gibi methiyeler döşer olduk.
Milli bayramlarımız bir şekilde sessizce kutlanır oldu.
Dini bayramlarımız sanal âlemde şov malzemesine dönüştü.
İnternette rahatlıkla erişebileceğiniz, medrese mensuplarının ya da saçma sapan insanların videoları izlenme rekorlarına gider oldu.
Artık sübyan okulları, kılık kıyafet yasasına uyulmayan kıyafetler,bu tür ilkel oluşumlar normalimiz oldu.
Dedim ya… Mezar taşıyla selfi çeken, mezarlık pozlarını sanal âlemde paylaşan, yaptığımız bütün iyilikleri herkesin gözüne sokan, yediğimiz içtiğimizle övünen, bütün milli, ruhani inançlarımızı reklam aracı yapan. Ahlaki, etik değerlerimizi, toplum normlarımızı yerle yeksan eden, bir toplum haline geldik.
Bize bir haller oldu… Oldu da bütün yaşadığımız felaketlerden ders çıkartacağımıza daha da karanlığın içinde batar olduk.
Her zaman yazdığım gibi Türk toplumu olumsuzluğa doğru değişime uğradı. Nasıl toparlanır, nasıl eski haline gelir bilemiyorum, ancak şunu çok iyi biliyorum ki bir gün, Atatürk’ün Türkiye’ sine, öğretilerine, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’na, hakka, hukuka mutlaka birilerimiz ihtiyaç duyacak, o gün geldiğinde aslında ne büyük bir liderin evlatları olduğumuzu fark edeceğiz.
Yeter ki her şeyimiz elimizden gitmeden, adım adım Türk kimliğimizi kaybetmeden bütün bunların farkına varalım.
Şimdilik her zaman olduğu gibi hoşça kalın, akıl ve beden sağlığınızı korumaya çalışın!