DOĞA İLE İNATLAŞMAMALIYIZ

İNSAN ELİYLE YAŞANAN FELAKETLER DOĞANIN HOR KULLANILDIĞININ GÖSTERGESİ

AFET GELMEDEN TEDBİR ALMALIYIZ

ATO Meclis Başkanı İsmail Acı; dünyada son yıllarda yaşanan doğal afetlerin oluşum sıklığın giderek artmasının, telafisi zor maddi ve manevi sonuçlar doğurduğu değerlendirmesinde bulundu.

Adana Ticaret Odası (ATO) Meclis Başkanı İsmail Acı, son bir ay içinde yaşanan sel ve yangın felaketlerinin Türkiye’nin afet tablosunu ortaya çıkardığını kaydetti. ATO Meclis Başkanı İsmail Acı, ortaya çıkan tablonun Türkiye’nin büyük çaplı afet senaryolarına hazır olmadığının göstergesi olduğunu kaydetti.

Afet öncesi, afet anı ve sonrasına ilişkin kurumsal, yönetsel, yasal ve uygulama eksiklikleri bulunduğunu kaydeden Başkan İsmail Acı, etkinliği kaybolmuş kent planlama uygulamalarının, birinci sınıf tarım arazilerinin farklı iş alanlarına tahsis edilmesinin, izinsiz ve denetimsiz yapılaşmanın, afetlere karşı güvensiz ve dayanıksız bir ortam hazırladığını belirtti.

Dünyada afet yönetimine karşı geliştirilen yeni yaklaşımların Türkiye’de yeterince özümsenmediğine dikkati çeken İsmail Acı, “Ülke olarak afet başımıza geldikten sonra değil, afet gelmeden tedbirimizin alınması gerekmektedir. Ege ve Akdeniz bölgemizde çok ciddi oranda ormanımız yok oldu. Belki de yetişmek için asırlarca bekleyen o ormanlar 15-20 gün içinde yandı. Burada vatandaşlar olarak bizlerin de sorumluluğu var elbette. Ormanda ateş yakmamak, pet veya cam şişeleri gelişi güzel şekilde ormana atmamak gibi bir çok sorumluluğumuz var. Buna kaç kişi uymaktadır diye sorsak bir elin parmaklarını geçmez. İnsan eliyle yaşanan afetler doğanın ne kadar hor kullanıldığının göstergesidir. Orman yangınları ile sadece ağaçlarımız yanmıyor. Emin olun ki, bu yangınların bedelini doğa bize er yada geç ödetecektir. Doğamıza sahip çıkalım ve geleceğimizin yok olmasına izin vermeyelim” dedi.

İKLİM KRİZİ KAPIDA

Türkiye’nin dört bir yanından gelen felaket haberlerinin, bir şeylerin yanlış gittiğine işaret ettiğini ifade eden İsmail Acı, insanın doğa ile inatlaşmanın bedelini ödediğini söyledi. Dere yataklarına verilen yapılaşma izinlerinin geçmişte de büyük felaketlere ve can kayıplarına yol açtığının altını çizen Acı şunları kaydetti;

“Dere yatağına verilen yapılaşma izni gelecek felaketin en büyük habercisi niteliğindedir. Biz insanlar, başımıza gelen felaketleri sorgulamalıyız. Biz doğaya ne zarar verdikte doğa bize bu zararı geri ödetiyor diye düşünmeliyiz. Kaybettiğimiz canlarımızın, yarım kalan hayatların bizleri derinden üzmesine izin vermeyelim. Maddi hasar elbette atlatılır ama giden canlar geri gelmiyor. Bu bilinçle doğa ile kucaklaşalım.”

Peş peşe gelen felaketlerin, uzun zamandır bilim insanları tarafından dile getirilen iklim krizinin de bir parçası olduğunu vurgulayan Acı, “Bir kriz yaşıyoruz. Gerçek ve hepimizin hayatını kökünden etkileyen bir kriz. Geleceğimiz yok oluyor. Yıllardır herkesin konuştuğu ama engellemek için gereken önlemlerin bir türlü alınamadığı iklim değişliğine artık iklim krizi diyoruz. Dünya iklim değişikliği nedeniyle geri dönülmesi mümkün olmayan bir noktaya doğru hızla gidiyor. İklim krizinin temel nedeni küresel ısıtma. Bunu durdurabilmek için çok bir zamanımız kalmadı. İklim krizinin önüne geçmezsek, küresel yok oluşun artık geri dönüşü olmayacak. İklimlerdeki değişim, yediğimiz ekmeğin buğdayının bile yetişmesine engel olacaktır. Tarım iklimle gelişir. İklimi bozduğumuz anda tarım biter ve büyük bir kıtlıkla yüzleşmek zorunda kalırız. Bu söylediklerim bir korku filminin sahneleri değil. Şu bir gerçek biz dünyamıza kötülük etmeye devam ettiğimiz sürece alacağımız karşılık insanlık için felaket olacaktır. İşte görüyoruz. Ağustos ayında sel felaketlerini işte bu küresel ısınmanın en büyük göstergesidir. Bir an önce bireysel olarak bizler ve devletler bunun önüne geçmek zorundadır” şeklinde konuştu.