Yüz yüze eğitim bazı eğitim kademelerinde seyreltilmiş ve bölünmüş sınıflar halinde 1 Mart Pazartesi günü başlayacaktı. Okulların yüz yüze eğitime başladığı hafta aynı zamanda yüz yüze sınavlarında yapılması planlanmıştı. 27 Şubat 2021 tarihinde Milli Eğitim Bakanlığımızca yüz yüze eğitimin ve sınavların 2 Mart tarihinde ‘’yerinde karar’’ uygulamasıyla illerin salgın koşullarına göre belirleneceği açıklandı. Bu durum da sorunu çözmeyecektir. İllerin farklı zamanda yüz yüze eğitime geçmesi ‘’eğitimdeki fırsat eşitliğine’’ de aykırı olacaktır. Bir kez daha uyarıyoruz; öğretmenlerin tamamı aşılandıktan sonra Türkiye genelinde okullar yüz yüze eğitime açılmalıdır.
24 Şubat tarihinde MEB sn. Ziya Selçuk kameralar önünde aşını yaptırdı. En geç Şubat ayının son haftası öğretmenlerin 1. Doz aşılarının yapılacağını basına ilan etti. Ne yazık ki bugüne kadar öğretmenlerin aşılanmasıyla ilgili bir gelişme yaşanmamıştır. Birçok öğretmen arkadaşımız e nabızdan şu mesajla karşılaşmakta ‘’COVİD-19 aşılaması için öncelikli grupta değilsiniz.’’ Açılan köy okulları dahil bir çok okuldaki öğretmen arkadaşlarımızın aşıyla ilgili gerçek durumu budur.
Korona virüs salgını toplumsal yaşamı alt üst etti. En çokta kamu kurumlarının işleyişini ve hizmet akışını bozdu. Bu toplumsal kurumların başında okullar gelmektedir. Okullar bir yıl boyunca yüz yüze eğitim yapamadılar. Bu durumun asıl sorumlusu pandemi değil gerekli tedbirleri alamayan/almayan MEB yetkileridir. Bu süreçte uzaktan yapılmak istenen eğitimde birçok eşitsizliklere de tanık olduk. İnterneti, tableti, bilgisayarı olmayan yoksul emekçi aile çocukları eğitimin dışında kaldı. Parası olanın eğitiminin aksamadığına da tanıklık ettik.
1 Mart tarihinden itibaren başlanacak olan yüz yüze eğitime hazır hale getirilmediğinin altını birçok kez çizmiştik. Bu anlamıyla yüz yüze eğitimin ertelenmesi doğru bulmakla beraber, bununla birlikte okullarda yapılacak olan sınavlar iptal edilmelidir. Sınavların iptal edilmesi aynı zamanda pedagojik kriterlere uygun olacaktır. Şu kesin ki 6 milyondan fazla öğrenci ister yoksulluğu nedeniyle olsun isterse başka bir nedenle olsun uzaktan eğitime katılamamıştır. Uzaktan eğitime katılamayan bu öğrencilerimizi sınava tabi tutarak not vermek ne kadar vicdanidir ve de bilimseldir. MEB yetkilileri sınav yaparak, not verme yerine daha gerçekçi bir ölçme değerlendirme yöntemi bulmak zorundadır. MEB’in önceliği sınav değil, öğrencilerimizin sağlığı olmalıdır.
Değerli basın emekçileri
Kovid salgınında aşılanmanın ne kadar önemli olduğunu bilim insanları ifade ediyorlar. Bu konu MEB’ce de bu şekliyle ifade ediliyor. Ne var ki ne aşı temininde ve aşılamada sorunlar yaşanıyor, çok yavaş yol alınıyor. Aşılamada ikinci aşamanın 7. Sırasında yer alan eğitim ve bilim emekçilerinin bir an önce aşılanması gereklidir. Salgının yayılımını önlemede, sağlıklı ve güvenli eğitim ortamı için bu gereklidir.
Yüz yüze eğitime geçilmeden bütün eğitim ve bilim emekçileri aşılanmalı. Okullardaki bütün yardımcı personel aşılanmalı. Üniversiteler ve meslek yüksek okullarındaki öğretim üyeleri, öğrenciler, taşeron işçiler, servis kantin, yemekhanede çalışan emekçilerin tamamı aşılanmalıdır.
Okullara gerekli ödeneğin verilmesini, yeterli sayıda yeni öğretmen alımlarının yapılmasını, yeni dersliklerin açılmasını ve pandemi koşullarına uygun tüm tedbirlerin alınarak okulların ve üniversitelerin açılmasını Eğitim- Sen olarak talep ediyoruz.
Tüm bu şartlar gerçekleşmeden yüz yüze eğitime geçilmemelidir.