Hoşgeldiniz  
ads

Bize ne çok şey öğrettiler

admin | 18 Nisan 2018 | Köşe Yazıları


admin
yalcin_s_1963@mynet.com

Ne kadar çok şey öğrendik kısa ya da uzun zaman aralığında. Bir çocuk bile çok şey öğrenir aslında zamanla. Bize unutuşun en kolayını öğrettiler zaman içinde. Susmanın en güzelini, boyun eğmeyi, biat etmeyi ve korkuyu…
*
Soframızdaki ekmeğimiz küçüldü, yoksulluğumuz büyüdü ama “şükret” dediler. Ömrüne doymamış fidanlarımızın tabutlarını kucakladık, “gurur duy, Peygamber makamından sonra en büyük makam” dediler.
*
Cihatçı katiller bombalar patlattı, toplu katliam oldu, “Bizim suçumuz yok, güvenlik zafiyeti yok. Hesabını sorarız” dediler. Madenlerde can çekişerek öldüler, boğuldular, göçük altında kaldılar, “Güzel öldüler” dediler.
*
En vahşi cinayetleri işleyen, akıl almaz işkence yöntemleriyle vahşet yaratanlara, “Öfkeli sakallı gençler” dedi. Sonra da Müslüman toprağına İsrail, ABD bombaları yağarken, cihatçı katillerle birlikte “Allahu Ekber” diye bağırdılar.
*
Bir güne sığdırdılar bazı şeyleri… Bir günde binlerce ağacı kestiler. Ormanların kalbine girdiler. Bir günde can verdi bir bombayla 104 insan… Bir günde yok edildi 304 kişi, bir günde sustu 304 yürek, “takdiri ilahi” dediler.
*
Asgari ücretin yükselmesinin zararlarını anlattılar hiç utanmadan. Komşularımızı ihbar etmemizi… Cadı avları, gizli tanıklar, isimsiz ihbar mektuplarıyla sabah ezanı evleri bastılar. Ülkeyi bir toplama kampına, cezaevine döndürdüler.
*
Cinayetlerde, işçi ölümlerinde, kadına, çocuğa şiddette istismarda Avrupa birinciliği yüz karamız oldu. “Aman abartıyorlar. Yok öyle bir şey” dediler. Sosyal medyadan bile insan avına çıktılar.
*
Çok kullanışlı yandaşlarıyla, trolleriyle, iğrenç fetvalarına her gün yenilerini ekleyen sahte din adamları, din tüccarları, bezirganlarıyla, ruh hastalarıyla, feslileriyle, çocuk evliliklerini savundular.
*
Acıları bile ayrıştırdılar. Bir deprem oldu, insanlar daha enkaz altındayken “oh” çektiler. Eylemlerde öldürülenler için, “Gebersin hainler” dediler. Yaktılar, yıktılar, ayrıştırdılar.
*
Şimdi yalnız bir ülkenin, yorgun kentlerinin hepsi; bir kadın ve çocuk mezarlığına döndü. Asker, polis, sivil, genç, yaşlı; oluk oluk kan akarken, bu kan selinden beslenenler öğretmeye devam ediyor hala bazı şeyleri…
*
Tekrara düştüğümüzün farkında bile değiliz. Kimimize hala yeni unutuşlar, kimimize yeni biat, kimimize susmak öğretilirken, büyük çoğunluğumuza ise uyumayı ve o derin uykudan uyanmamak için ne yapacağımızı öğrettiler.
*
Oysa kendi gerçeğimize bakacak olursak üstümüz başımız kan içinde, ister istemez bu kanla yoğrulmuş topraklarda. Yara bere içindeyiz. Ruhumuz yaralı, vicdanımız yaralı, insanlığımız yaralı… Yorgun ve yenilmiş insanlığımız…
*
Şimdi ne yapmalı insan acaba, nereden başlamalı, nasıl etmeli de bir çıkar yol bulmalı? Önce kendi yaramızı sarmayı öğreneceğiz, yok başka çaresi. Ve umudu yitirmeyeceğiz. Oturup ilahi adaleti bekleme zamanı değil. Bertolt Brecht’in dediği gibi; Yazıklar olsun kurtarıcı bekleyenlere!
732 Kez Görüntülendi.
Etiketler:
Yorumunuz
Konu hakkındaki görüşleriniz nelerdir?

EN SON HABERLER

© 2017 Gerçek Adana Tüm Hakları Saklıdır ~ İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.