Doğa’nın intikamı kader değildir

SÜLEYMAN YALÇIN

gercekadana01@gmail.com

Siyasetçi her daim görünen şeylere yatırım yapar. Öyle ki, imar ve yoğunluk her daim meclis toplantılarına maddeler imar ağırlıklı oluyor. Oradan gelecek paralar önemli! Öyle yerlere imarlar veriliyor ki, şaşırmamak elde değil. Dere yataklarına verilen imarlar ve oralara kurulan yapılar her hangi bir selden dolayı felaketin gelmesi çok normal. Bakın, Giresun’da olan olayda budur aslında, büyük fotoğrafa bir bakın televizyonlar canlı, canlı yayınlar yapıyor ve orada gördüğümüz evlerin dere yataklarında olduğunu ve jandarma aracının düz oto yolda giderken yolun yıkıldığını gördük. İki şehit verdik, vatan nöbeti kutsal diye askere gönderdiğimiz o çocukların analarına ne diyeceksiniz?

Kader…

Bu kelime en azından kolaycılık, bu kader değil, o yolu yapan müteahhidin yolu yaparken malzemeyi yeterli kullandı mı, yoksa eksik malzeme yüzünden mi o yollar kâğıt gibi ikiye bölünüyor? O zaman bunun adına kader demek ülkede insanları kandırmanın kolay adıdır.

Kader diye bir şey bana göre insanların uydurduğu bir şeydir. Kaza geçirip ölen insanlar için kader dediklerine hız göstergesine bak demiştim. Tam 220 hız gösteren bir hızla duvara çarpmak kader mi?

Şimdi,

Japonya deprem bölgesi ve her yıl bir deprem olur, ama halk ve hükümet bunla yaşamanın yolunu öğrenmiş ve ona göre binaları yapıyor. Sonrası ister 7 ister 8 şiddetinde deprem olsun ölen belki bir, belki iki kişi. Ülkedeki felaketleri şöyle bir sıralasam yüzümüz kızarır! Soma’daki maden faciasında ölenler yaşam odası olsa idi o insanlar ölürmüydü? Bunun kader mi?

Koca, koca fabrikalara baca takmanın cezası var ama takmayan fabrikatörler ne kadar insanın kanser olduğunu hiç düşünür mü? Ankara tren istasyonunda insanlara canlı bombayla saldıranlar orada insanların öleceğini bilmiyor muydu? Şimdi her şeyi Kader diye isimlendirmek birilerin kazanç elde ettiğini gösterir. Giresun’da böyle bir şey orada olan tabiat olayı belki karşısında durmak zordu ama, o evleri, yolları düzgün yapsa idik, o insanlar belki ölmeyecekti!

Büyük harflerle yazıyorum, BU KADER DEĞİL…